İkram Çınar 1 haber

İlgili Haberler

Ahıska Medyası Kurulmalıdır

  • Gönderen İkram Çınar
  • 11 Eylül 2011 14:45:57 MSK
  • 0 yorum
  • 9.400 izlenme

Ahıskalıların henüz çözüme kavuşmamış haklı bir davası vardır. Haklı olmak kazanmak anlamına gelmez. Toplumların hakkını alabilmesi için diğer insanları ikna etmesi gerekir. Davalar önce kamuoyunda kazanılır. Kamuoyuna meramını anlatmak için de medya gereklidir. Bu yazıda Ahıskalıların neden basın yayın araçlarına sahip olması gerektiği konu edinilmektedir.

Kamuoyu, bir konu hakkında halkın kanaatleridir. Bir görüşün kamuoyuna mal olması için vatandaşların önemli çoğunluğu tarafından kabul edilmesi gerekir. Halk bildiğine göre kanaat oluşturur. Bilmek için insanlar ilgi sahibi olmalıdır. İlgi duydukları konuda bilgilenir, böylece fikir ve kanaate ulaşırlar. Bu kanaat ve fikirler doğrultusunda da eylem ve mücadele içine girerler. İlgi sahibi olanlar ilgilendikleri konuyu araştırır ve öğrenirler. Araştırıp öğrenme, bilgiyi bilgi havuzundan çekmekle olur. Ahıska medyası bu bilgi havuzunun büyük bir kısmını oluşturabilir.

İlgi sahibi olmayanları ilgili kılmak için kitlelere bilgiyi iletmek gerekir. Gazete, dergi, radyo, televizyon, internet yayıncılığı, e-posta grupları ve sosyal paylaşım sitelerinde insanların talebi olmadan gönderilen bu bilgiler, zamanla insanları ilgi, bilgi ve fikir sahibi, nihayet kanaat sahibi yapar. Bu kanaatlerin Ahıskalılar lehinde olması, davanın büyük ölçüde kazanılması anlamına gelir. Ahıskalıların haklı ve mazlum olduğuna inanmış kitleler maddî ve manevî yönlerden Ahıska mücadelesinin yanında yer alacaklardır. Bu güçle büyük işler yapılabilir. Ahıska medyasının kritik rolü bunları başarmasına bağlıdır.

Medyakrasi

Günümüzde toplumsal sistemi açıklamada kullanılan kavramlardan biri de  medyakrasi veya medya demokrasisidir. Medyakrasi, medyanın kamuoyunu şekillendirmede ve siyasal karar alma sürecinde belirleyici bir rolü olduğunu anlatır. Kitleler düşünce, özlem ve sıkıntılarını medya aracılığıyla dile getirir ve yöneticilere ulaştırır. Tam da bu noktada medyanın kimin elinde ve yörüngesinde olduğu önem kazanır. Medya toplumun hangi kesiminin, hangi sınıfın ya da hangi uluslararası ittifakın elindeyse onun sesi olur. Medyaya ulaşamayan ve medyada sesini duyuramayanlar dilsiz olurlar. Dertlerini anlatamaz ve derman bulamazlar.

Seçmenler ile politikacılar (yöneticiler) arasında aracılık rolünü de oynayan medya, politikacıları halktan önce medyaya hesap verir hâle getirmiştir. Politikacı önce medyaya boyun eğerek kamuoyuna ulaşabilmektedir. Yine politikacılar destek alabilmek için kamuoyunun duygu ve düşüncelerine tercüman olmak zorundadırlar. Kamuoyu ise medya tarafından biçimlendirilmektedir. Bu bağlamda Ahıska sorununu merkeze alan bir medya, Ahıska sorununun âdil biçimde çözümü için can alıcı bir görev yapacaktır.

Medya Yönlendirir

İnsanlar bildiklerine göre ve bildikleri kadar tutum takınır ve davranırlar. İnsan, duyu organlarından beynine aldığı verileri işleyerek malûmata (habere) dönüştürür; malûmatları işleyerek bilgiye ulaşır ve bu bilgiyle karar verir, harekete geçer. Eldeki bilgiler ne kadar doğru ve ne kadar çok ise o kadar etraflı düşünür, o kadar isabetli kararlar verir. Doğru kararlar, bilimsel yöntemlerle elde edilmiş bilgiye dayalı kararlardır. Kullanılan bilgilerin bilimsel yöntemle üretilmesi kadar, karar konusunu ilgilendiren bütün değişkenlerle ilgili veri toplanması da önemlidir. Böyle olması hâlinde, kararda yanılma ihtimali çok düşer ve doğru kararlar verilir.

Bilgiler tarih kitaplarında, bilimsel makalelerde, olayları yaşamış kişilerin hatıralarında, gözlemlerde, olayın yaşandığı zamanın gazete kupürlerinde kayıtlıdır. Bilginler araştırma konusuna göre hangi bilgiyi nerede bulacaklarını, bunları hangi bağlamda ele alacaklarını ve hangi yöntemle sonuca ulaşacaklarını bilirler. Bulgularını tez, makale ve kitap olarak yayınlarlar.

Bu yayınlar çok az kişi tarafından okunur. Okuyanların bir kısmı da teknik konuları anlamak için gereken uzmanlıktan yoksun olduğundan, bilgiyi yeterince anlamlandıramamakta, ilişkili başka durumlarla bağlantısını kurmakta güçlük çekmektedir. Oysa televizyon en karmaşık teknik konuları bile herkesin anlayabileceği kadar somutlaştırarak ve basitleştirerek sunabilmektedir. Televizyon, eğitim durumu ve entelektüel düzeyi yeterince yüksek olmayan kişiler tarafından en çok takip edilen, dolayısıyla bir davanın büyük kitlelere nüfuz etmesinde en etkili medya aracıdır. Medya öylesine büyük bir güçtür ki, değişik amaçları olan kişilerin kontrolündeyse akı kara, karayı ak olarak gösterebilmekte ve kitleleri buna inandırabilmektedir.

Ahıska Televizyonu Acil Bir İhtiyaçtır

Ahıskalıların yaşadıkları zulümlerle ilgili olsun, tarih, kültür, folklor ya da hayatın tüm yönleriyle ilgili olsun yüzlerce kitap, binlerce makale, fotoğraf, belge, belgesel ve haber bulunmaktadır. Bunların hem Ahıskalıların tamamına hem de bütün insanlığın kullanımına açılması, daha kolay kullanılabilir ve tüketilebilir olması için uydudan bütün dünyaya yayın yapan Ahıska medyası kurulmalıdır. Bu medya başta televizyon olmak üzere, radyo, internet siteleri, internet grupları, Ahıska konusunda uzman editörlerin başında bulunduğu yayınevleri olmalıdır. Bunların bir kısmının kurulmuş olduğu görülüyor. Faaliyet sürdüren bu araçları daha profesyonel çalıştırmak önemlidir. Ancak asıl önemli ve acil olanı tüm dünyadan izlenebilecek Ahıska televizyonunun kurulmasıdır.

Basın kamuoyu oluşturur. Medyayı elinde bulunduranlar bazen haklıyı haksız, haksızı haklı gösterebilmekte ve kitleleri ikna edebilmektedirler. Bazı kesimler haksız, yersiz hatta şımarıkça taleplerini öylesine sunmakta ve gündem oluşturmaktadır ya da Ahıska konusunda olduğu gibi, bazı konuları gündemden öyle uzak tutmaktadırlar ki… Buna bakarak Ahıskalıların yaşadıklarını ortaya koyamamasını isyanla karışık bir ibretle izlemek zorunda kalıyoruz.

Ahıska toplumu yaşadığı ve yaşamakta olduğu zulümleri önce kendisine sonra da dünyaya anlatıp gündem oluşturarak dünyayı ayağa kaldırabilir. Konu sürekli olarak toplumun önünde tutulmalıdır. Bunu çoktan yapması, çığlığını dünyaya duyurması gerekirdi. Ahıskalılar, son derece haklı bir mücadele içinde olmasına rağmen öylesine çekingen ve utangaç biçimde davranıyorlar ki, konuyu bilmeyen dinleyiciler bu haklılığa hak vermekte zorlanıyor! Ahıskalıların dramı dünya bir yana, Türkiye’de bile yeterince anlatılabilmiş değildir. Ahıskalıların dramı ve Ahıska sorunu henüz Türk milletinin davası haline getirilememiştir.

Günümüzde insan hakları ve demokrasi sözlerinin geçmediği nutuk duyamıyoruz. Herkesin insan hakları ihtiyacı var da, bu haklarından mahrum edilmiş Ahıskalıların neden olmasın? Günümüzde dünyada hiçbir toplum Ahıskalıların yaşadığı ve halen sürmekte olan zulmü yaşamamaktadır. Ahıskalılar yaşadıklarını insan hakları şampiyonlarının suratına çarpmalıdırlar. Yaşanan ve yaşanmakta olan zulüm insanlığa anlatılmadan onlardan nasıl destek beklenebilir?

Bir davayı medyasız sürdürmek, karnından konuşmaya benzer ve mücadeleyi kaybetmekle sonuçlanır. İyi niyetli ve sorumlu aydınlar fedakâr gayretleriyle insanlara ulaşıp, davayı kitlelere mal etmedikçe etkili olamazlar. Sık sık Ahıska ile ilgili toplantılar yapılmaktadır. Ancak bunlar halka ulaşıp gündem haline gelememektedir. Gündemi belirleyen başta televizyonlar olmak üzere medyadır ve Ahıska kültürü medya boşluğunu daha da gecikmeden doldurmalıdır.

Ahıska Kültürünü Koruma ve Geliştirme

Ahıska medyası sadece Ahıska davasının sözcüsü olmakla kalmayacak, Ahıska kültürünün yaşatılması, güncellenip geliştirilmesine de hizmet edecektir. Ahıska’nın özgün bir kültürü vardır. Bu kültür gelişmiş bir kültürdür. Yaşadıklarından çok şey öğrenmiştir. Diğer toplumlara öğretecekleri ve onlardan öğrenecekleri çok şey vardır. Ahıska medyası bu göreve de aracılık etmek durumundadır. Bugünkü hâliyle özellikle Türkiye’de Ahıska kültürü yerel deyimlerin nostaljisinin ötesinde ciddî bir biçimde yaşatılamamaktadır. Ahıska televizyonu haber, sinema, dizi, belgesel ve eğlence yayınlarıyla Ahıska kültürünü güncelleyip, yeniden üreterek yaşatılmasına önemli katkı sağlayacaktır.

Ahıska kültürü sadece 1944’te Ahıska’dan sürgüne gönderilen insanların kültürü değildir. Genel olarak eski “Atabek Yurdu”nda Ahıska kültürü yaşamaktadır. Bu kültür Atabek Yurdu’yla da sınırlı değildir. 1829’dan beri Ahıska kültürü Anadolu’ya dağılmış, öbek öbek yerleşmiştir. Ardahan’dan Kars’a, Artvin’den Erzurum’a, Ağrı’dan Muş’a, Hatay’dan Çorum ve Yozgat’a, Bursa’dan İstanbul’un eski köylerine varıncaya kadar Ahıska kültürü yaşanmaktadır. Bunun yanı sıra Kazakistan’dan Kırgızistan’a, Azerbaycan’dan Rusya’ya, ABD’den Ukrayna’ya, Gürcistan’dan Almanya’ya kadar çok geniş bir alanda Ahıska sürgünlerinden ve göçlerden dolayı bu kültür yaşanır. Ahıska medyası bu insanları birleştirip dünyanın farklı bölgelerinde de olsa dayanışmalarını sağlayabilir. Daha üst düzey bir dayanışma temini için Ahıska medyasının günlük popüler siyasal görüşlere mesafeli davranan bir çizgi izlemesi halinde ülkenin diğer kesimlerinin desteğini de sağlar.

Tarihte çok zor bir bölgede ve sınırlar arasında kalarak, alnının akıyla ayakta kalıp bugünlere gelmiş olan Ahıska kültürü ciddî tehditlerle karşı karşıyadır. Birincisi küresel kültür saldırısı Ahıska kültürünü de etkilemeye başlamıştır. Ahıska kültür bölgesinde yaşayan gençlerin hal ve davranışları, tüketim alışkanlıkları ve değerler sistemi başka toplumların taklidi olmaya başlamıştır. Türkiye’nin mankurtlaşmış medyasının bunda büyük katkısı olmuştur. Sovyetler Birliği gibi yabancı bir kültür içindeyken gösterilen kendi kültürünü koruma refleksi, Türkiye’de gösterilememektedir. Türkiye’de ciddî bir nankurtlaştırma politikası sürütülmektedir; buna alet olmak gerekmez. Ayrıca Ahıska medyası, örgütsüz olan ve etkili bir dayanışma gösteremeyen Ahıska kültürüne ait aydın, sanatçı, bilgin ve politikacıları da birbirinden haberdar kılar.

İkinci tehlikeli durum ise Ahıskalıların dünyada ve Türkiye’de çok dağınık yaşamalarıdır. Bu dağınıklık, olanca sağlamlığına karşı Ahıska kültürüne ait insanları çevreye uymak zorunda bırakmaktadır. Çevreye intibak elbette gereklidir ancak bir etkileşim ve sentez biçiminde oluyor ve özdeğerler de korunabiliyorsa bunun yararı bile vardır. Oysa gözlenen durum, azlığın, ciddî bir çokluğun içinde yok olmasıdır. Bilişim toplumunun sunduğu (uydudan televizyon yayıncılığı ve internet gibi) imkânlar kullanılarak bunlar aşılabilir.

Bu noktada da Ahıska kültürünü koruma ve geliştirme amaçlı derneklere ve Ahıska medyasına büyük görevler düşüyor. Dernekler bir yandan Ahıskalıların Sovyetler Birliği döneminde gasp edilen haklarını aramak ve yaşanılan sıkıntıların hesabını sormakla uğraşırken, bir yandan da bu kültürü koruma amaçlı çalışmalar içinde bulunmalıdır. Her şeyin değiştiği bir çağda var olanı korumaya çalışmak yetersizdir. Dernekler, korumanın ötesine geçip, geliştirme ve tanıtmaya odaklanmalıdırlar. Zira Ahıska’nın ciddî bir tanıtım eksikliği de söz konusudur. Hâlâ bazı yurttaşlarımız Ahıska’yı Alaska ile karıştırabilmektedirler!

Bu bağlamda Ahıska geleneğini işleyen radyo, televizyon, yayınevi, gazete, dergi ve internet yayıncılığı yoluyla kültürü koruma ve geliştirme amaçlı çalışmalar yapılmalıdır. Ahıska konulu kitaplar farklı yayınevlerinde basılmakta, bazen kitlelere ulaşamamaktadır. Şimdiye kadar birkaç dergi yayınlanmış, ondan biraz daha fazla da internet sayfası yayınlanmıştır. Buralarda bulunan yazılar da birbirine çok benzemekte, tekrarlar içermektedir. Oysa Ahıskalılar birden çok dil bilen, üniversite eğitimi almış bir kitledir. Üretilenler daha kaliteli, kapsamlı ve çok olmalıdır. Ayrıca Ahıska tarih ve kültürünün Rusya kısmı dil engeli yüzünden yeterince araştırılamamıştır. Rusça ve Türkçeyi çok iyi bilen Ahıskalı genç araştırmacılar buna yönlendirilmeli ve desteklenmelidir. Bu faaliyetleri destekleyecek dernekler ve ekonomik olarak güçlü Ahıskalılar bulunmakta, devlet bürokrasinin üst konumlarında da Ahıska kültürüne ait pek çok görevliye rastlanmaktadır. Bu kaynaklar harekete geçirilmelidir.

Kuzeydoğu Anadolu ve Ahıskalıların yoğun olarak bulundukları yerlerde yerel radyo ve internet yayıncılığı özendirilmelidir. Bu girişimleri destekleyecek izleyici potansiyeli bulunmaktadır. Bununla yetinmeyerek uydudan yapılacak radyo ve televizyon yayınlarıyla dünyanın her yerine dağılmış veya dağıtılmış bulunan Ahıska kültürlülere ulaşılmalıdır. Böylece bu kültür canlı tutulabilecek, birbirinden habersiz Ahıskalılar bilinçli olarak kendi sorunlarına daha güçlü biçimde eğilebileceklerdir.

Bunların ilk adımı olarak internet üzerinden deneme yayınları yapan ve zevkle izlediğim Ahıska radyolarıdır. Bu radyoların ilerde frekans alarak daha etkili yayın yapacaklarına inanıyorum. Bu gelişme ile Ahıska radyoları daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşacak, Ahıska kültür ve geleneklerini daha iyi tanıtacak ve Ahıskalılar arasında köprü olacaktır. Bu alanda “Bizim Ahıska Dergisi” çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Dileğimiz, birikiminden faydalanarak bu derginin bir yayınevi olmayı da üstlenmesidir.

Ahıska haber ajansı da düşünülmesi gereken medya araçlarından biridir. Ahıska merkezli haberleri toplayıp Türkiye ve dünyaya dağıtarak herkese enformasyon ulaştırmalıdır. Haber ajansları haberi görme, ele alış biçimi ve yaklaşımıyla da kitleleri yönlendirebilmektedir.

Ahıska kültürü, medyasını destekleyecek maddî, manevî ve en önemlisi entelektüel birikime sahiptir. Hâlihazırda Ahıska kültürünü ve davasını bilen çok sayıda medya mensubu değişik medya kanallarında uzmanlıklarını sergilemektedir. Bu uzmanların katkısıyla medya platformuna uydudan yayın yapan bir televizyonla etkili bir giriş yapılabilir. Bunun altından kalkılabilir

Ahıskalılar, bu âcil talebi örgütleyip gerçekleştirecek liderlerin öne çıkmasını bekliyor.

Bizim Ahıska Dergisi

Yorumlar

0 yorum

Ahıska Haber

Ahıska ve Ahıska Türkleri ile ilgili siz de haber yazın, yayınlayalım.
Yeni Haber Yaz